Uzunyayla ve kaderin cilvesi...
Uzunyayla'yı bilir misiniz bilmem. Kayseri - Sivas arasındaki geniş arazi. Bu arazi bir zamanlar 19.yy 'da ormanlarla kaplıymış. Bu arazi, Avşarlar'ın yaylası durumundaymış. Avşarlar, yazları hayvanlarıyla Uzunyayla'ya çıkar. Kışları da Çukurova'da geçirirlermiş. Yıl, 1850'lerin sonuna geldiğinde, kader iki toplumu bu bölgede karşı karşıya getiriyor. Her iki toplum da yenilmiş, ezilmiş, büyük çatışmalardan, kargaşadan, savaştan çıkmış.
Uzunyayla'yı bilir misiniz bilmem. Kayseri - Sivas arasındaki geniş arazi. Bu arazi bir zamanlar 19.yy 'da ormanlarla kaplıymış. Bu arazi, Avşarlar'ın yaylası durumundaymış. Avşarlar, yazları hayvanlarıyla Uzunyayla'ya çıkar. Kışları da Çukurova'da geçirirlermiş. Yıl, 1850'lerin sonuna geldiğinde, kader iki toplumu bu bölgede karşı karşıya getiriyor. Her iki toplum da yenilmiş, ezilmiş, büyük çatışmalardan, kargaşadan, savaştan çıkmış.
Bu iki toplum, Avşarlar ve Çerkezler'dir. Kısaca bu iki toplumu Uzunyayla'da karşı karşıya getiren tarihi sürece değinmek istiyorum.
Çerkezler, Kafkasya bölgesinde yaşayan bir topluluktur. Ruslara karşı bağımsızlık mücadelesi vermektedirler. (19.Yüzyılın ortaları) Şeyh Şamil ve Hacı Murat gibi savaşcıların başarıları, Çerkezlerin yenilmesini engelleyememiştir. Ruslar çok acımasız davranarak, Çerkezleri yurtlarından atmışlardır. Batılı toplumlar ve o zaman güçsüz olan Osmanlı bu olaylara seyirci kalmıştır.
Tarihin en büyük göçlerinden biri başlamıştır. Çerkezler bu göç sırasında çok acılar yaşamışlar çok kayıplar vermişlerdir. Osmanlı devleti kendine sığınan bu acılı toplumu, Anadolunu'nun ve Suriye'nin değişik bölümlerine yerleştirmiştir. Bu yerleştirme yerlerinden en önemlisi de, Avşarlar'ın yaylası olan Uzunyayla'ya yapılmıştır.
Tarihin en büyük göçlerinden biri başlamıştır. Çerkezler bu göç sırasında çok acılar yaşamışlar çok kayıplar vermişlerdir. Osmanlı devleti kendine sığınan bu acılı toplumu, Anadolunu'nun ve Suriye'nin değişik bölümlerine yerleştirmiştir. Bu yerleştirme yerlerinden en önemlisi de, Avşarlar'ın yaylası olan Uzunyayla'ya yapılmıştır.
Gelelim, diğer mağdur duruma düşen Avşarlar'a: Avşarlar, Türklerin en büyük boylarından biri ve tarihte bir çok devlet kurmuş Türk Boyudur. İran'da, Azerbeycan (Karabağ), Karaman' da devlet kurmuş bir topluluk. Yerleşik düzene yavaş yavaş geçen bir topluluk.
Güney bölgemizde yaşayan Avşarlar'ın çoğunluğu göçebe yaşamını devam ettirmektedirler o zamanlar. İlkbahar ve yaz aylarında hayvanlarıyla, Uzunyayla'ya çıkmaktadırlar. Tek geçim kaynakları hayvancılıktır. Kış mevsimi gelince de Çukurova'ya inmekteler. Osmanlı, Avşarları yerleşik düzene geçirmek istemektedir.
Güney bölgemizde yaşayan Avşarlar'ın çoğunluğu göçebe yaşamını devam ettirmektedirler o zamanlar. İlkbahar ve yaz aylarında hayvanlarıyla, Uzunyayla'ya çıkmaktadırlar. Tek geçim kaynakları hayvancılıktır. Kış mevsimi gelince de Çukurova'ya inmekteler. Osmanlı, Avşarları yerleşik düzene geçirmek istemektedir.
O zamanlar Çukurova bataklık, sıtma, kolera (gecebaş) her türlü hastalığın kol gezdiği yer. Yerleşik düzene geçmek, Çukuova'ya yerleşmek, göçebe yaşama alışmış bir topluluk için ölüm fermanı gibidir.
Padişahın çıkardığı fermana karşı çıkarlar. Avşar Ozan Dadaloğolu, bu karşı çıkışı şu sözleriyle dile getirir:
" Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Hakkımızda devlet vermiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir."
Ağır ağır giden eller bizimdir
Hakkımızda devlet vermiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir."
Bu tarihlerde her cephede yenilen Osmanlı, en güçlü ordusunu Avşarlar'ın üstüne gönderir. Avşarlarla, Osmanlılar arasında çok kanlı savaşlar olur. Neticede, Avşarlar çok büyük kayıplar vererek yenilirler.
Dadaloğlu yenilgiyi şu dizleriyle anlatır.
Dadaloğlu yenilgiyi şu dizleriyle anlatır.
" Derviş Paşa yıktı yıktı illeri
Soldu bütün yurdumuzun gülleri
Karalar giydikte attık alları
Altınımız geçmez akçe tunç oldu
Derviş Paşa gayri kına yakınsın
Böbürlensin dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öç alırız ilk fırsatı bulanda"
Soldu bütün yurdumuzun gülleri
Karalar giydikte attık alları
Altınımız geçmez akçe tunç oldu
Derviş Paşa gayri kına yakınsın
Böbürlensin dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öç alırız ilk fırsatı bulanda"
Avşarlar yenilince, Osmanlı Avşar'ı zorla iskân (yerleştirme) yapıyor. Aynı dönemde, Kafkaslardan gelen Çerkezler de yerleştirmeye tabi tutuluyor. Avşarlar'a karşı tarih boyunca düşman olan Osmanlı, Avşarlar'ın yurtlarına, yaylalarına Çerkezler'i yerleştiriyor. Avşarlar'a kala kala kıraç dağlar tepeler kalıyor. Hayvanlarını otlatacak alan bulamıyorlar. yoksullukla başbaşa kalıyorlar.
Aynı dönem Uzunyayla'ya gelen Çerkezler için de zor günler başlıyor. Böylece, Çerkezlerle Avşarlar komşu oluyorlar. Çerkezler, tarlalardan yemek için ot - yemlik- toplayan Avşar kadınlarını gördüklerinde önce çok yadırgıyorlar. Avşarlar da şimdiye kadar o bölgede görmedikleri insan tiplerini gördükçe onlar da bir tuhaf oluyorlar. Kendilerini savaşta yenen, darmadağın eden, gelinleri dul bırakan, padişahtan medet umurak ona sesleniyorlar.
Yedikleri darı
Giydikleri deri
Gözü gö, benzi sarı
El- aman padşahım
Sür gitsin geri.
Giydikleri deri
Gözü gö, benzi sarı
El- aman padşahım
Sür gitsin geri.
Zaman içinde Avşarlar yeterli otlak bulamadıklarından, hayvancılığı bırakıyorlar. Tarımdan da anlamadıklarından, verimsiz arazilerde yoksullukla başbaşa kalıyorlar. İlk başlarda Çerkezlerle bir çok kavgaları oluyor. Zamanın yönetimleri de Çerkezlerden yana tavır alıyor. "Sefalet, asaleti bozar." Avşar sözü, o zamanlardan kalma. Durumu anlatması bakımından önemli bir söz.
Çerkezlerle, zaman içinde kavgalar biter, az da olsa bir yakınlaşma olur. Birbirlerinin gelenek ve göreneklerini de öğrenirler.
Avşarların düğünleri dernekleri cirit oyunları, yumruk (yumsuk) oyunları, halayları çok ünlüdür. Avşarların önemli bir geleneği de ağıtlardır. Ölülerin arkasından doğaçlama olarak söylenen uyaklı sözlerdir. Ağıt konusunda, Avşarların şu sözü ünlüdür. "Ölümden değil, ağıtsız ölmekten korkarım" Özellikle Avşar kadınları çok güzel ağıtlar yakarlar. Bunlardan, Sindelli Kara Zala, Paşalılı Cemile, Kurtlar köyünde Mehdi nine, Hassa köyünden Kamer Karı...
Avşarların düğünleri dernekleri cirit oyunları, yumruk (yumsuk) oyunları, halayları çok ünlüdür. Avşarların önemli bir geleneği de ağıtlardır. Ölülerin arkasından doğaçlama olarak söylenen uyaklı sözlerdir. Ağıt konusunda, Avşarların şu sözü ünlüdür. "Ölümden değil, ağıtsız ölmekten korkarım" Özellikle Avşar kadınları çok güzel ağıtlar yakarlar. Bunlardan, Sindelli Kara Zala, Paşalılı Cemile, Kurtlar köyünde Mehdi nine, Hassa köyünden Kamer Karı...
Günün birinde, köyün birinde bir Çerkez Beyi ölür. Çerkezlerin ağıt geleneği yoktur. Avşarlar'ın çok iyi ağıt yaktıklarını bilirler. Kendi beylerine ağıt yakması için, yakın köyün ünlü ağıtçısı, Kamer Karı'yı çağırırlar. Kamer Karı, ölü evine gelir. Sağa döner, sola döner bir türlü doğaçlama yapamaz. Biraz duygulanması ağlaması gereklidir. En sonunda dayanamaz ve dilinden şu sözcükler dökülür:
"Ne diyeyim de ne söyleyem,
Ölü bizim olmayınca
Birer birer tükenir mi
Kırkı birden ölmeyince"
Ölü bizim olmayınca
Birer birer tükenir mi
Kırkı birden ölmeyince"
Avşarlar, her acıda, her savaşta ağıtlar yakmışlar.
"Sarıkamış Altınbulak
Soğanlı'yı biz ne bilek
Bizim uşak böyle gezer
Ağlı zıbın, kara yelek
İbrişimin kozaları
Battı Avşar kazaları
Sarıkamışta kırıldı
Gonca gülün tazeleri
Yüzbaşılar yüzbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışıldar."
"Sarıkamış Altınbulak
Soğanlı'yı biz ne bilek
Bizim uşak böyle gezer
Ağlı zıbın, kara yelek
İbrişimin kozaları
Battı Avşar kazaları
Sarıkamışta kırıldı
Gonca gülün tazeleri
Yüzbaşılar yüzbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışıldar."
Yazımızın başında, kader iki toplumu karşı karşıya getirdi demiştim. Yıllar geçti şimdi bu bölgelerin nüfusu azaldı. Çerkezler göçtüler, Avşarlar göçtüler. Hayvancılık kalmadı, Çerkez atları da. Bir zamanlar yılkı atlarıyla dolu olan Binboğalar şimdi bomboş.
İki toplum da eğitime çok önem verdi. Eğitimli insanlar ülke kalkınmasında çok önemli görevler aldılar almaya devam ettiler. Avşarlarla, zaman içinde kırgınlıklar kalmadı. Avşarlar erkek çocuklarının adını " Çerkez" bile koydular. Bir Çerkezle, Avşar bir araya geldiğinde anlatacakları çok şey vardır. Çerkez hemen Avşar'ın biri derken, arkasından Avşar da Çerkez'in biri diye başlar.
Bu konuda anlatılacak yazılacak çok şey var. Acılar, yoksulluklar, başta birbirini sevmeyen toplumu birbirine dost yapmıştır. Zaten kader onları bir araya getirmişti.
Erdoğan Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder